Planlı bir hamilelik öncesi kontrol listesi:
- İlk iş olarak kadın doğum hekiminizle görüşme ayarlayın. Aklınızda birçok soru var ve bunları en iyi hekiminiz cevaplandıracaktır. Sizin önem vermediğiniz bir detay süreç için çok değerli olabilir. Bu nedenle detaylı bir tıbbi geçmiş değerlendirmesi gereklidir.
- Hali hazırda ve daha önceki ilaç kullanımları, destek olarak alınan vitamin ve benzeri destek ürünleri, geçirilmiş ameliyatları, sizde veya ailede tanı konulmuş hastalıkları mutlaka hekiminizle paylaşın. Kullanılan ilaçların devamı, değiştirilme veya bırakılması, kronik hastalıkların gebelik üzerine etkileri ve nelere dikkat edilmesi gerektiği gibi hususlar hekiminiz veya onun yönlendirdiği branş hekimleri tarafından belirlenecektir.
- Hekiminizin önerdiği tetkikleri mutlaka yaptırın. Kan değerleri, gebeliği etkileyebilecek enfeksiyon parametreleri, vitamin ve hormon düzeyleri gibi tetkiklerin sonuçlarına göre başlanacak ilaçlar gebelik ve doğum sürecine fayda edecektir.
- Aşı karnenizi bilin. Kızamıkçık, suçiçeği gibi canlı aşılar dışında kalan tetanoz, hepatit b gibi aşılar gebelik öncesi veya esnasında gerekli durumlarda yapılabiliyor. Yine takiplerde oluşabilecek ciddi problemlerden kaçınmak için grip aşısının da yapılması önerilmektedir. Aşılama ile ilgili önerileri önemseyin.
- Genetik haritanız önemli. Anne baba adayları veya ailelerinde tanı almış kistik fibrozis gibi bazı genetik geçişli hastalıklar varsa genetik ve perinatolojik danışmanlık (yüksek riskli gebelik departmanı) önem kazanır. Alınabilecek tedbirler veya mevcut durum takibi için yapılan öneriler gerek gebelik gerekse yeni doğan ve çocukluk dönemi kontrolleri için elzemdir.
- Rutin kadın doğum muayenesi ve pap smear testi (rahim ağzı kanser testi) yine gebelik öncesi kontrolde yaptırın.
- Sağlıklı beslenme alışkanlığı ve kilo kontrolünün önemi yadsınamaz. İdeal kilo aralığından uzaklaştıkça gebelik ve doğum komplikasyonları artar. Hekiminiz ve gerekli durumlarda diyetisyen desteği ile ideal beslenme ve kilo kontrolü sağlanabilir. Böyle hassas bir dönemde kişiselleştirilmiş bir beslenme planı çok daha sağlıklı bir gebelik geçirmenize yardımcı olacaktır.
- Sigara ve alkolle vedalaşın. Tütün ve tütün ürünleri kullanımının düşük, erken doğum, düşük doğum ağırlıklı bebek gibi durumlara neden olduğunu gösteren birçok çalışma vardır. Her ne kadar az miktarda alkol tüketiminin gebelik üzerindeki riskleri net değilse de alkol kullanımının gebelik komplikasyonlarının yanı sıra fetal alkol sendromu olarak adlandırılan ağır tablolara neden olduğu biliniyor. Unutmayın ki artık tek başınıza değilsiniz.
- Kafein alımını sınırlayın. Yüksek miktardaki kafein tüketiminin düşük riskini artırabildiği biliniyor.
- Folik asit desteği alın. Gebelik öncesi en az bir ay (tercihen üç ay) önce başlanan ve gebeliğin ilk üç ayı boyunca kullanılan günlük 400 mcg folik asit desteği özellikle sinir sistemini etkileyen spina bifida gibi rahatsızlıklarının yüksek oranda önüne geçiyor. Bazı tıbbi durumlarda günlük alınacak folik asit miktarı hekim tarafından da ayarlanabilir.
- Tükettiğiniz balık ve deniz ürünlerine dikkat edin. Deniz ürünleri omega-3 açısından çok zengin bir besin grubudur. Haftada en az 2 defa tüketilmesi önerilir. Ancak ağır metal içeriği yoğun olan balıklar,midye gibi deniz ürünlerinin tüketimi vücutta birikerek bebeğe zarar verebilir. Civa içeriği nedeniyle haftada 140 gr üzeri taze veya dört orta boy konserve ton balığı, dioksin gibi kirleticiler nedeniyle iki porsiyon üzeri somon, uskumru gibi yağlı balıkların tüketimi önerilmiyor.
- Özellikle gebelik döneminde suşiden vazgeçemeyenler için en güvenli yol tamamen pişmiş deniz ürünleri veya vejetaryen çeşitlerini seçmektir. Çiğ balık tüketimi önerilmez.
- Enfeksiyon ihtimalinizi azaltın. Pastorize olmayan süt ve süt ürünleri (rokfor peyniri gibi), çiğ veya az pişmiş et, balık, yumurta tüketimi, ciğer gibi sakatatlar, iyi yıkanmamış sebze meyve yenmesi, hijyen kurallarının es geçilmesi tehlikeli enfeksiyonlara neden olabilir.
- Diş hekiminizle görüşün. Gebelikte meydana gelen diş rahatsızlıkları erken doğum, düşük doğum ağırlıklı bebek, enfeksiyon gibi durumlara neden olabilir. Tedbir almakta fayda var.
- Egzersiz sizin için bir hayat biçimi olmasa bile günde 10-20 dakikalık yürüyüşlere başlayın. Egzersiz süresi ve ağırlığını hekiminizle değerlendirin. Yoga ve pilates nefes alma verme tekniklerinin öğrenilmesinin yanı sıra esneklik kazanılması açısından faydalıdır.
- Gerekliyse psikolojik danışmanlık alın. Gebelikteki hormonel etkilere bağlı duygu durum değişiklikleri, gebelik süreci ve doğum sonrasına beklenti ve endişeler özellikle daha önceden de depresyon hikayesi varsa ciddi boyutlara ulaşabilir. Bu sıkıntılar psikoterapi, medikal tedavi, yoga meditasyon gibi yöntemlerle atlatılabilir. Önemli olan belirtilerin gözden kaçırılmaması ve destek istenmesidir. Doğum ve lohusalık duygu değişimleri ve depresyonu üzerine yoğunlaşmış uzmanlar size çok yardımcı olacaktır.
- Yolculuktan korkmayın. Komplike olmamış gebeliklerde hekiminizin önerileri dahilinde ileri haftalara kadar yolculuk yapılabilir. Uzun süreli hareketsiz kalmak, oturmak veya araç kullanmak kan akımını yavaşlatacağından 2-3 saati aşan yolculuklarda anne adaylarının kısa süreli de olsa hareket etmesi, yürümesi önemlidir. Hava yolları şirketleri belli gebelik haftaları üzerinde hekim onaylı ‘uçabilir‘ raporu istemektedir. Genellikle tekil gebeliklerde 28.hafta başından 35 hafta sonuna ,çoğul gebeliklerde ise yine 28. hafta başından 31 hafta sonuna kadar ‘uçabilir’ raporu ile yolculuk izni vardır. Gebelikte kanama, erken doğum riski, aşağı yerleşimli plasenta gibi durumlarda ise hekimiz riskleri anlatacaktır.
- Epilasyonu erteleyin. Gebelik sırasında lazer epilasyon ve iğneli elektrolizin güvenilirliğini değerlendiren hiçbir çalışma bulunmuyor. Pek çok uzman, fetüs üzerindeki etki hakkında bilgi eksikliği nedeniyle bu uygulamalardan kaçınmayı öneriyor. Gebelik sırasında depilatöriyel (tüy dökücü) maddelerle ilgili başlıca kaygıyı ise baryum sülfid tozu ve kalsiyum tiyoglikolat gibi kimyasal aktif maddeler oluşturuyor. Hamilelik sırasında zararlı olduklarına dair bir kanıt olmamakla birlikte, güvenli olduklarını gösteren hiçbir çalışma da bulunmuyor.
- Saç boyalarındaki kimyasallar çok zehirli değildir. Bazı çalışmalar, saç boyalarındaki kimyasalların ancak çok yüksek dozlarda kullanıldığında zarar verebileceğini belirtiyor. Bununla birlikte bu konudaki araştırmalar sınırlıdır. Bu nedenle birçok uzman, kimyasal maddelerin oluşturabileceği hasarın en yüksek olduğu gebeliğin ilk 12 haftasından sonra saç boyatılmasını öneriyor. Kına gibi yarı kalıcı saf sebze boyaları, güvenli bir alternatif oluşturabilir. Boya işleminin mutlaka havadar bir ortamda yapılması, boyanın mümkün olan en kısa süre tutulması, kendiniz renklendiriyorsanız eldiven kullanılması, işlem sonrası boyalı saç ve derinin bol su ile yıkanması, kaş ve kirpik renklerinin göz çevresi enfeksiyon ihtimali nedeniyle değiştirilmemesi dikkat edilmesi gereken başlıklardandır.